
Süre: 5 dk 00 sn
Cevap: İmâm-ı Rabbânî hazretleri, müceddid-i elf-i sânîdir. Ama kendi asrında, sadece onu tanıyanlar ve bilenler hissediyor. O zât demiyor ki, (Ben müceddidim), yaptığı hizmetlerden açığa çıkıyor. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, hicrî onüçüncü asrın müceddidi idi. Ama (Ben bu asrın müceddidiyim) demedi. Bunlar söylemez, hizmetleri ile belli olur. İmâm-ı Gazâlî hazretleri, hicrî beşinci asrın müceddidi idi. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri, hicrî ilk asrın müceddidi idi. İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin zamânında bid’atler öyle bir yaygın ki, imâm-ı Rabbânî hazretleri bunların hepsini dağıtıyor. Ehl-i sünnet itikâdını, Ehl-i sünnet bilgilerini yayıyor, yerleştiriyor ve her tarafa da ulaştırıyor ise, o asrın sahibi odur. Ehl-i sünnet âlimlerinin özellikleri ve husûsiyyetleri var. Böylelerinde, din bilgilerinin ikisinin de olması lâzımdır. [Yani hem naklî kısmı, hem de aklî kısmı]. Ayrıca, kalben de bunların yetiştirilmesi lâzımdır. (Vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye) ile şereflenmesi lâzımdır.
Yorum Yap