
Süre: 1 dk 54 sn
Cevap: Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri şâfi’î mezhebinde idi, ama talebesi İbni Âbidîn hazretleri fıkh kitâbı yazdı. İmâm-ı Rabbânî hazretleri de hanefî mezhebinde idi. Kalben yetiştirmesi önemlidir. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri dört mezhebde de mütehassısdı. Hüseyin Hilmi efendiyi de öyle yetiştirdiler. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin bulunduğu Bağdâd ve çevresinde şâfi’î mezhebi daha çok yaygındı. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri de öyle bir bölgeden geldi. Ama dört mezhebi de biliyorlardı. Burada hanefî mezhebini çok iyi bilen bir talebe olması gerekiyordu, Onu da öyle yetiştirdiler. Üstâdının şâfi’î veyâ mâlikî olması değil, Ehl-i sünnet olması önemlidir. Amelde dört mezhebin olması bir ayrılık değil, rahmetdir. Meselâ (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye)de detaylı bilgi verilmiyor ama, ana konularda şâfi’îde böyledir, mâlikîde böyledir, diye onları da bildiriyorlar. Ya’nî bu büyükler dört mezhebde de mütehassıs. Ama kendi, imâm-ı Şafî’î hazretlerinin ictihadına göre amel ediyordu, Hüseyin Hilmi efendi de, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin ictihadına göre amel ediyordu ve hanefî mezhebindedir.
Yorum Yap