
Süre: 13 dk 10 sn
Cevap: Bunların itikâdı bozuktur. Hatta, M. bin Abdülvehhabı ingilizlerin desteklemesi sûretiyle vehhabi itikâdı Arab Yarımadasında yayıldı. Bu itikâdda olanlar, Türkiyede de var. Peygamber efendimize de “aleyhissalatü vesselam” bu hakâreti yapıyorlar. Kabir ziyâretine inanmıyorlar, şirk diyorlar. Ehl-i sünnet değildirler. İngilizlerin destekleri ile Arab Yarımadasına hâkimiyet kurdular. Süud oğulları ile devlet kurdular. Bu itikâdda ve inanışta olan da, Hakîkat Kitâbevinin yayınlarının hepsine düşmandırlar. Bu itikâdda olanların hazırladığı kitâplardan okuyarak bu zehri almış olanlar da Türkiyede de olsa aynı ağızla konuşuyorlar. Bu adamların tövbe etmesi çok zor, çünkü bunu doğru biliyor. Resûlullah efendimiz buyuruyorlar ki, (Ölen bir kimse, denize düşmüş, yüzme bilmeyen, imdat, beni kurtarın diyen kimsenin hâline benzer. Anasından, babasından, yakınlarından bir duâ beklemektedir. Okuyarak onun imdadına yetişiniz). Dînin sâhibi böyle buyuruyor, ama kendisini din adamı olarak tanıtan, [fakat din adamı ile alâkası yok, itikâdı bozuk] bunun hiç bir faydası yok, diyor. Biz dînin sâhibine mi inanacağız, yoksa onun bozuk kafasından çıkana mı inanacağız? Elbette ki dînin sâhibine. Dînin sâhibi buyuruyor ki, (Yardım edin!). Dolayısıyla hanefî mezhebinde beş vakit namâzın sevâbı da, Ramazân-ı şerifde tutulan orucun sevâbı da, adak, nâfile oruçların sevâbı da, verilen zekâtın, sadakaların sevâbı da, yapılan hayır-hasenât da, okunan Kur’an-ı kerim sevâbı da, yapılan tesbihâtın sevâbı da, diri-ölü herkese gönderilir. Bunları dinlememelidir. Bunların itikâdı bozuktur, mezhebsizdirler. Ehl-i sünnet değildirler, bunlara itibâr etmemelidir.
Yorum Yap